1 Kral Davutun Avşalomu özlediğini anlayan Seruya oğlu Yoav, birini gönderip Tekoada yaşayan bilge bir kadını getirtti. Yoav kadına, ‹‹Lütfen yasa bürün›› dedi, ‹‹Yas giysilerini giy. Yağ sürme ve ölü için günlerdir yas tutan bir kadın gibi davran.

3 Krala git ve ona söyleyeceklerimi ilet.›› Sonra kadına neler söyleyeceğini bildirdi.

4 Tekoalı kadın krala gitti. Önünde yüzüstü yere kapanarak, ‹‹Ey kral, yardım et!›› dedi.

5 Kral, ‹‹Neyin var?›› diye sordu. Kadın, ‹‹Ben zavallı dul bir kadınım›› diye yanıtladı, ‹‹Kocam öldü.

6 Ben kölenin iki oğlu vardı. İkisi tarlada kavgaya tutuştular. Orada onları ayıracak kimse yoktu. Biri öbürünü vurup öldürdü.

7 Şimdi bütün boy halkı cariyene karşı çıkıp, ‹Kardeşini öldüreni bize teslim et› diyor, ‹Öldürdüğü kardeşinin canına karşılık onu öldürelim. Böylece mirasçıyı da ortadan kaldırmış oluruz.› İşte geri kalan közümü de söndürecekler; yeryüzünde kocamın adını sürdürecek soy kalmayacak.››

8 Kral, ‹‹Evine dön, ben davanla ilgili buyruk vereceğim›› dedi.

9 Tekoalı kadın, ‹‹Efendim kral, bu olayın suçlusu ben ve babamın ev halkı olsun›› dedi, ‹‹Kral ve tahtı suçsuz olsun.››

10 Kral, ‹‹Kim sana bir şey derse, onu bana getir›› dedi, ‹‹Bir daha canını sıkmaz.››

11 Kadın, ‹‹Öyleyse kral Tanrısı RABbin adına ant içsin de kanın öcünü alacak kişi yıkımı büyütmesin›› diye karşılık verdi, ‹‹Yoksa oğlumu yok edecekler.›› Kral, ‹‹Yaşayan RABbin adıyla derim ki, oğlunun saçının bir teline bile zarar gelmeyecektir›› dedi.

12 Kadın, ‹‹İzin ver de, efendim krala bir söz daha söyleyeyim›› dedi. Kral, ‹‹Söyle›› dedi.

13 Kadın konuşmasını şöyle sürdürdü: ‹‹Neden Tanrının halkına karşı böyle bir şey tasarladın? Kral böyle konuşmakla sanki kendini suçlu çıkarıyor. Çünkü sürgüne gönderdiği kişiyi geri getirmedi.

14 Hepimizin öleceği kesin, toprağa dökülüp yeniden toplanamayan su gibiyiz. Ama Tanrı can almaz; sürgüne gönderilen kişi kendisinden uzak kalmasın diye çözüm yolları düşünür.

15 ‹‹Halk beni korkuttuğu için efendim krala bunları söylemeye geldim. ‹Kralla konuşayım, belki kölesinin dileğini yerine getirir› diye düşündüm,

16 ‹Belki kral oğlumla beni öldürüp Tanrının halkından yoksun bırakmak isteyenin elinden kurtarmayı kabul eder.›

17 Efendim kralın sözü beni rahatlatsın dedim. Çünkü efendim kral iyiyi, kötüyü ayırt etmekte Tanrının meleği gibidir. Tanrın RAB seninle olsun!››

18 Kral, ‹‹Sana bir soru soracağım, benden gerçeği saklama›› dedi. Kadın, ‹‹Efendim kral, buyur›› diye karşılık verdi.

19 Kral, ‹‹Bütün bunları seninle birlikte tasarlayan Yoav mı?›› diye sordu. Kadın şöyle yanıtladı: ‹‹Yaşamın hakkı için derim ki, ey efendim kral, hiçbir sorunu yanıtlamaktan kaçamam. Evet, bana buyruk veren ve kölene bütün bunları söyleten kulun Yoavdır.

20 Kulun Yoav duruma bir çözüm getirmek için yaptı bunu. Efendim, Tanrının bir meleği gibi bilgedir. Ülkede olup biten her şeyi bilir.››

21 Bunun üzerine kral Yoava, ‹‹İstediğini yapacağım›› dedi, ‹‹Git, genç Avşalomu geri getir.››

22 Yoav yüzüstü yere kapanarak onu kutsadı ve, ‹‹Ey efendim kral, bugün benden hoşnut olduğunu biliyorum, çünkü kulunun isteğini yaptın›› dedi.

23 Yoav hemen Geşura gidip Avşalomu Yeruşalime getirdi.

24 Ne var ki, kral, ‹‹Avşalom evine gitsin, yanıma gelmesin›› diye buyruk verdi. Bu yüzden Avşalom evine gitti; kralı görmedi.

25 Bütün İsrailde Avşalom kadar yakışıklılığı için övülen kimse yoktu; tepeden tırnağa kusursuz biriydi.

26 Avşalom saçını kestirdiği zaman tartardı. Saçı ona ağırlık verdiği için her yıl kestirirdi. Saçının ağırlığı krallık ölçüsüne göre iki yüz şekel çekerdi.

27 Avşalomun üç oğlu ve Tamar adında çok güzel bir kızı vardı. kg.

28 Avşalom kralı görmeden Yeruşalimde iki yıl yaşadı.

29 Sonra Yoavı krala göndermek için ona haber saldı. Ama Yoav gelmek istemedi. Avşalom ikinci kez haber gönderdi, Yoav yine gelmek istemedi.

30 Avşalom kullarına, ‹‹Bakın, Yoavın arpa tarlası benimkine bitişiktir›› dedi, ‹‹Gidin, tarlayı ateşe verin.›› Bunun üzerine gidip tarlayı ateşe verdiler.

31 Yoav kalkıp Avşalomun evine gitti. ‹‹Kulların neden tarlamı ateşe verdi?›› diye sordu.

32 Avşalom şöyle yanıtladı: ‹‹Bak, sana, ‹Buraya gel, seni krala göndereyim› diye haber yolladım. Ona şunları söylemeni isteyecektim: ‹Neden Geşurdan geldim? Orada kalsaydım benim için daha iyi olurdu. Artık kralı görmek istiyorum. Bir suçum varsa, beni öldürsün.› ››

33 Bunun üzerine Yoav gidip Avşalom'un söylediklerini krala iletti. Kral Avşalom'u çağırttı. Avşalom kralın yanına gelip önünde yüzüstü yere kapandı. Kral da onu öptü.

1 Ora conheceu Joabe, filho de Zeruia, que o coração do rei estava inclinado para Absalão.

2 Enviou Joabe a Tecoa, e fez trazer de lá uma mulher sábia e disse-lhe: Finge que estás de nojo, e toma um vestido de luto, e não te unjas com óleo, mas faze-te como uma mulher que há muito tempo chora a um morto;

3 e entrando ao rei, fala-lhe da seguinte maneira. Joabe pôs-lhe as palavras na boca.

4 Tendo-se a mulher de Tecoa apresentado ao rei, prostrou-se com o rosto em terra, fez-lhe uma reverência, e disse: Socorro, ó rei!

5 Perguntou-lhe o rei: Que tens? Ela respondeu: Na verdade eu sou uma mulher viúva: morreu meu marido.

6 A tua serva tinha dois filhos, os quais brigaram entre si no campo, e não havia quem os apartasse, mas um feriu ao outro, e o matou.

7 Eis que se levantou a parentela toda contra a tua serva, e disseram: Dá-nos aquele que feriu a seu irmão, para o matarmos pela vida de seu irmão a quem matou, e tiraremos também a vida ao herdeiro; assim apagarão a brasa que me ficou, para não se deixar a meu marido nem nome nem resto sobre a face da terra.

8 O rei disse à mulher: Vai para tua casa, e eu darei ordem a respeito de ti.

9 Respondeu a mulher de Tecoa ao rei: Sobre mim, ó rei meu senhor, recaia a culpa, e sobre a casa de meu pai; e será inocente o rei e o seu trono.

10 Disse o rei: Quem te falar nisso, traze-o à minha presença, e ele não te tocará mais.

11 Ela disse: Lembra-te, ó rei, de Jeová teu Deus, para que o vingador do sangue não continui a destruição: não exterminem a meu filho. Respondeu ele: Pela vida de Jeová, não há de cair ao chão nem um cabelo de teu filho.

12 Disse a mulher: Permita que a tua serva fale uma palavra ao rei meu senhor. Ele disse: Fala.

13 Prosseguiu a mulher: Por que imaginas então tal coisa contra o povo de Deus? pois falando o rei esta palavra, fica como culpado, visto não fazer voltar o seu desterrado.

14 Porque morremos, e somos como água derramada sobre a terra, que não se pode mais juntar; pois Deus não tira a vida, porém cogita meios, para que o banido não fique desterrado da sua presença.

15 Agora se eu vim falar esta palavra ao rei meu senhor, é porque o povo me atemorizou; e a tua serva disse: Falarei ao rei; talvez o rei faça segundo a palavra da sua criada.

16 Porque o rei ouvirá para livrar a sua serva da mão de quem procura exterminar da herança de Deus tanto a mim como a meu filho.

17 Então acrescentou a tua serva: A palavra do rei, meu senhor, seja um descanso; pois como o anjo de Deus é o rei, meu senhor, para discernir o bem e o mal. Seja contigo Jeová teu Deus.

18 Respondendo o rei, disse à mulher: Não me encubras o que te vou perguntar. Respondeu a mulher: Fale agora o rei meu senhor.

19 O rei perguntou: Não é verdade que a mão de Joabe anda contigo em tudo isso? Respondeu a mulher: Pela tua vida, ó rei meu senhor, ninguém se poderá desviar, nem para a direita nem para a esquerda, de tudo o que o rei, meu senhor, acaba de dizer, porque foi o teu servo Joabe quem me deu ordem, e quem pôs na boca da tua serva todas estas palavras;

20 para mudar a feição do negócio foi que o teu servo Joabe fez isto. Porém, sábio é o meu senhor, como um anjo de Deus, para saber tudo o que se passa sobre a terra.

21 O rei disse a Joabe: Eis aí que o faço; vai e faze voltar o mancebo Absalão.

22 Joabe prostrou-se com o rosto em terra e, fazendo uma reverência, abençoou ao rei, e disse: Hoje, ó rei meu senhor, conhece o teu servo que achei graça aos teus olhos, porque o rei deferiu a súplica do teu servo.

23 Levantou-se Joabe, foi a Gesur e trouxe a Absalão para Jerusalém.

24 O rei disse: Torne para sua casa, porém não veja a minha face. Voltou Absalão para sua casa, e não viu a face do rei.

25 Não havia em todo o Israel um homem tão admirável pela sua beleza como o era Absalão; desde a planta do pé até o mais alto da cabeça não havia nele defeito algum.

26 Quando ele rapava a cabeça (que o fazia no fim de cada ano, por lhe ficar carregada), pesava o cabelo da cabeça duzentos siclos, segundo o peso real.

27 Nasceram a Absalão três filhos e uma filha de nome Tamar, que era mulher de bela aparência.

28 Absalão esteve em Jerusalém dois anos, e não viu a face do rei.

29 Então Absalão mandou chamar a Joabe, para o enviar ao rei; mas este não quis vir a ele. Mandou chamá-lo segunda vez, porém não quis vir.

30 Disse aos seus servos: Vede o campo de Joabe ao pé do meu. Ele ali tem cevada: ide e lançai-lhe fogo. Os servos de Absalão puseram fogo ao campo.

31 Então se levantou Joabe, e foi à casa de Absalão, e lhe perguntou: Por que puseram os teus servos fogo ao meu campo?

32 Respondeu Absalão a Joabe: Eis que mandei chamar-te, dizendo: Vem cá, para que eu te envie ao rei, a fim de lhe dizer: Para que vim de Gesur? Melhor me era estar lá ainda. Agora veja eu a face do rei; se houver em mim culpa, que me tire a vida.

33 Joabe foi à presença do rei, e lho disse. Foi chamado Absalão, o qual entrou à presença do rei, e se prostrou com o rosto em terra diante dele. O rei beijou a Absalão.